8 Ekim 2009 Perşembe

Kedi yavrusu gibiyim bu aralar, kuyruğumu kovalamak aşırı mutluluk veriyor bana.
Tek eğlencem o, tek mutluluğum o..ve biliyorum ki,
onu görmediğim zamanlarda da,
o hep benimle, arkamdan beni izliyor

...Mutluyum evet

Tek birşeyi saymaz isek....

13 Eylül 2009 Pazar

Nerdesin !?

büş. nerdesin kuzum*-*
niçin yoksun ????
gerçekten merak ettim
...
haber yolla bea !

Kalıcı Mutluluk!

Hiç mutlu olmadım diyemem! Mutlu oldum haliyle... Mutlu olduğum gibi üzüldümde. Şimdi ne üzgünüm ne de mutlu. Adeta bir boşluk içindeyim. Kararlarım belleğimin içinde saklambaç oynuyor sanki. Verdiğim kararlarımdan da sapıyorum.

Ardımda kalmadı hiçbir şey! Her şey yavaş yavaş siliniyor hayat sahnesinden. Ve ben korkuyorum! Korkuyorum kendimi de sildirmekten!

Mutlu olduğum anlar izini kaybettirdi. Artık hiç birini hatırlamıyorum. Zaten kalıcı mutluluk hiçbir zaman olmadı benim için! Olmayacak gibi görünüyor. Kalıcı mutluluk diye bir şey var mı? Bilmiyorum. Eğer varsa biri göstersin bana! Artık gerçekten görmek istiyorum!

12 Eylül 2009 Cumartesi

Bugün aslında benim için çok keyifli bir gün herzamanki gibi hiç birşey yapmıyorum:) Ablamın arkadaşları geliyor sohbet desen şimdiden hazır :)
okullar açılacak ama ilkokulda yaşadığım o heyecanı kaybettiği farkettim bugün..
aslında daralmadım desem yalan olur.
hergün aynı şeyleri yapmak kimi sıkmaz ki..

bi kaç cümlede fikrim nasılda değişiveriyor. ilginçmiyim neyim ?!

umarım paylaştığım yazıyı seversiniz

artık susuyorum.
HAYATI TERSTEN YAŞAMAK..
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir...
> Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
> Nasıl mı?
> Cami'de uyanıyorsunuz.
> Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua
> ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz,
> yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.
> Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatl ar, çocuklar torunlar hepsi hazır.
> Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
> Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
> Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
> Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.
> Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
> Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
> genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak ise başlıyorsunuz.
> Herkes karsınızda el pençe divan...
> Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.
> Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
> Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.....aman ne güzel günler başlıyor... derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
> Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun...'
> Keyfe bakar mısınız?
> Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor.
> Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.
> Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlı yor, araba kullanma derdi de yok artık.... > Günün birinde sizi okuldan da! alıyorlar, 'evde otur, keyfine bak oyuncaklarınla oyna' diyorlar.
> Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
> Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. >Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
> Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
> Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.
> Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.
> Veeeeee....
> En güzeli deeee......
> Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatiniz bitiyor...


> Can YÜCEL

11 Eylül 2009 Cuma

mutluluğun reçetesi :)

"Sahip olduğunuz şeylere şükran duymak".Bu her insanın kendi içinde bulabileceği çok eski ve güçlü bir ilaç!! Sahip olduğunuz her şeyi kaybettiğinizi sonra da bulduğunuzu düşünün. Nasıl da mutlu olurdunuz. Sahip olduğunuz şeylerin, sağlığınızın, eşinizin, çocuklarınızın, arkadaşlarınızın ve dostlarınızın değerini bilmek...

Mutluluğun peşine düşmek yerine, biraz da onun sizi bulmasını beklemek, kısacası bulduğunuz ve olduğunuzla yetinmek bu ilacın en önemli faydalarıdır. Reçetenin etkinliği arttırmanın diğer yollarını ise bi yerde okumuştum alıntıdır: "Palamarı fırlatıp at. Güvenli limanlardan uzaklaş. Bırak alize yelkenleri şişirsin. Araştır, düşle ve keşfet".

Bu arada sel felaketi yaşayan vatandaşlarımıza sabırlar diliyorum.

Sel felaketinde kaybedilen mala değil tutunabildiğimiz hayata,sevdiklerimiz hayatta ise şükretmeyi bilmeliyiz elbette.

Bu yazı belki de bunu içindir

Herkese iyi geceler ;

6 Eylül 2009 Pazar

Buda benim ilk şiirim *-*

Ne kadar beğenirsiniz bilmem ama buda benden küçür bir nağme;

Hüznü vurursa yüreğime sevginin,
Kalktı sanarsın yüreğimin limanları,
Bazen bozkırlara haykırırlısn duyurmak için;
Bazen düğümlenir bırakamazsın..
Gözlerinin içi ağlar bırak haykırsın,
Sende ki ben biraz rahatlasın..

Nirvana..